Ekim 1917 Rus Devrimi Üzerine – Alain Badiou


october_revolution_second_anniversary1917 Rus Devrimi, insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir olaydı.

Bu yazı ilk olarak L’Humanité’nin Ekim Devrimi özel sayısında Fransızca olarak yayınlanmıştır.

Kapitalizmin küresel çaptaki bariz zaferinin ardından bugün unutulmuş gibi görünen bir noktayı vurgulamak isterim: 1917 Rus devrimi insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir olaydı.

Bu anlamda, her şey dikkate alındığında insanlık tarihinin oldukça kısa olduğunu hatırlamak önemlidir. Gezegenimize dinozorların hâkim olduğu milyonlarca yılla kıyaslarsak hiç de uzun olmayan bir şekilde yaklaşık 200.000 yıla tekabül ediyor. Bu kısa bölümde aslında tek bir köklü “devrim” olduğunu iddia edebiliriz: Neolitik devrim. Bu devrim çok daha etkin araçlar, yerleşik tarım, dengelenmiş bir toprak sahipliği kavramı, çömlekçilik, çalışmayan bir yönetici sınıfın varlığına imkân veren yiyecek fazlası olasılığı, devletin, yazının, paranın, verginin yaratılması, askeri donanımların (bronz sayesinde) mükemmelleştirilmesi, uzun mesafeli ticaret anlamına geliyordu. Bunların hepsi birkaç bin yıl öncesine tarihleniyor ve biz hâlâ aynı noktadayız. Her ne kadar modern bilimin desteklediği sanayi üretimi çok sayıda süreci hızlandırdıysa da aslında dünyamız hâlâ rakip devletlerin, savaşların, çok dar bir finansal oligarşi egemenliğinin, uluslararası ticaretin belirleyiciliğinin, hammaddelerin militarize kullanımının, her bölgedeki birkaç milyar insanın ikincil rolleri üstelenecekleri kalabalık metropollere doğru sürekli hareketliliğinin dünyası.

Daha sadece birkaç yüzyıl önce devletlerin ekonomik temelleri sorunu siyasi tartışmaların merkezine geldi. O zamandan itibaren aynı baskıcı ve ayrımcı toplumsal örgütlenmenin mükemmel bir şekilde hangi devlet formu (kişisel iktidar veya demokrasi) biçiminde olursa olsun rahatına baktığını tartışabilir ve hatta gösterebiliriz. Başka bir deyişle bu, en önemli devlet kararlarının devamlı olarak özel mülkiyetin sınırsız korunmasıyla ilgili olmasını, bu mülkün aile içinde aktarılmasını ve nihayetinde çok korkunç eşitsizliklerin devam etmesini doğal ve kaçınılmaz kılan bir örgütlenme.

Sonra sadece siyasi iktidar biçimini sorgulayanların tamamen farklı bir düzene dair devrimci inisiyatifleri geldi. Bütün bir on dokuzuncu yüzyıl, böylesi yönelimlere sahip devrimci girişimlerin –genellikle kanlı- başarısızlıklarıyla doluydu. Paris kaldırımlarındaki otuz bin ölüsüyle birlikte Paris Komünü bu felaketlerin en şanlısı olmaya devam ediyor.

Yani şunu söylememize izin verin: 1914-1918 arasındaki Büyük Savaş’a düşüncesize katılan Rusya’nın despotik merkezi devletinin güçsüzleştiği koşullar; bu devleti altüst eden ilk demokratik devrimin (Şubat 1917) ardından sıkıştırılabilecekleri herhangi bir muhafazakâr sendikanın olmadığı isyana hazır genç bir işçi sınıfının oluşumu; bir anlamda örgütü bastırılamaz olan Bolşevik parti liderliği; güçlü bir Marksist kültürü ve Paris Komünü’nden aldıkları dersleri akıllarından çıkarmadan yaptıkları uzun bir militanlık deneyimini birleştiren Lenin ve Troçki’nin varlığı ve bunların Ekim 1917’de kaynaştırılmasıyla birlikte, bütün insanlık tarihinde, Neolitik devrimi sonrasının ilk zaferi geldi.

Bu, hedefini, tüm “modern” toplumların binlerce yıllık temelini tamamen devirmek olarak belirten bir iktidarı kuran bir devrim anlamına geliyordu: üretimin ve değişimin finansal kontrolünü elinde tutanların gizli diktatörlüğünün devrilmesi. Bu, yeni bir modernitenin temellerini açığa çıkaran bir devrimdi. Bu mutlak yeniliğin adı –ki bana göre öyle olmaya devam ediyor- “komünizmdi”. İşçiden köylüye, halk kitlelerinden entelektüeller ve artistlere dek dünyanın dört bir yanından her tür insan bu devrimi “komünizm” adı altında tanıdı, önceki yüzyılın ağır yenilgilerinin ardından oluşan intikam duygusuyla orantılı bir coşkuyla karşıladı. Şimdi Lenin, muzaffer devrimlerin çağının geldiğini ilan edebilirdi.

Bu eşsiz maceranın sonraki simgeleri ve çağdaş Neolitik hiziplerin dünya çapında işleri yeniden ellerine aldıkları günümüzdeki durum ne olursa olsun, Ekim 1917 komünist devrimi, insanlığın geldiği seviyede kapitalizmin şu anda ve sonsuza dek egemen kalacağı fikrinin geçmişe ait bir şey olduğunu bilmemizin temeli olmaya devam ediyor.

07.11.2017

Alain Badiou

Kaynak: Verso

Çeviri: Kontra Salvo

Yorum bırakın